2009/12/15

nalet-i ruhiye



Bugünlerde bi sürü şey üstüste gelip sinirimi tepeme çıkarmakta. Tamam dönem sonu olmasının ve yapılacak işlerin artık savsaklanamayacak raddeye gelmesinin de etkisi var bunda. Ama başka şeylerin de. Gerçekten ignorance is bliss mi acaba? Bazen kitapları düşünmeden okuyabilmek, filmleri deconstruct etmeden izlemek istiyorum. E oku/izle, di mi? Malesef. Artık çok geç. Cumartesi günü hayatımda ilk kez siyah beyaz bi klasiğe gittim sinemada. Galiba hayatımda ilk kez de böyle bi filmi baştan sona izlemeyi başarmış oldum. Gerçi çok kötü bi film değildi, komikti falan. Capra'nın It's a Wonderful Life'ı. Millet sevgilisiyle elele koyun koyuna, ellerinde şarap kadehleriyle izliyo (evet öyle de süper bi sinema). Ya neyse işte, herkes pek bi mutlu. Sen benim surata zoom yap kamerayı bi de. Kafada bin bir tilki "işte burda italyan göçmenleri karikatürize ediyo, aha bak evde zenci hizmetçi var ve evdekilere amcasının oğlularmış gibi davranacak derecede mutlu gösterilmiş, aha kapitalizm-zaman-içki üçgeni, bak şu sahneye şahane paper yazılır, beyne itinayla verilir." AAAAAAAAAA ama! Lan benim neyim eksik? Ben niye keyif alamıyorum artık izlediklerimden/okuduklarımdan? Sıkıldım ama! Kitaplarda da aynı nane. Önceden annemle dalga geçerdim, ohooooo anne senle aynı kitabı mı okuduk biz, bi kere o kitapta şunlar bunlar anlatılıyo, sen hiç anlamamışsın ki diye. Ulan şimdi hasretim annem gibi okuyabilmeye. 2 gündür bi skim yazmamakta direndiğim ama yarın sabah bitmiş olması gereken paperı Dakota bi kadın yazar üstüne yazıyorum. Hem onu hem de diğer yardımcı kaynakları okudukça yine nevrim döndü ne acılar çektirmiş bu sıçtığımın amerikalılara zavallılara diye. Çıkıcam şimdi sokağa pijamalarla, aramızda ilk şu konuşma geçen Amerikalı adamın kafasını sokaktaki geri dönüşüm kutularıyla ezicem, kurda kuşa yem olarak dünyaya daha faydalı bişi olarak geri dönecek: "Adın ne" "(sıçtık) Gü.." "Ga?" "Hayır Gü" "Go?" "Hayır Gü" "Ge?" "(hay senin) hee hee öyle" "Farklıymış, nerelisin" "türkiye" "Vaaay, benim de yengemin kızının kocasının amcası ordaydı yazın. Çok güzel" "hıı, kahveyi ver de gidem" "Ama hiç türke benzemiyosun, bence gayet avrupalıya benziyosun, hayatta türk demezdim. Hem ismin de hiç arapça gibi kaba değil" "(laaaaaan, sen kendi kaba götüne bak biiiiir, türk tipini ne biliyosun ki konuşuyosun eşşoğlusu ikiiiii, türkçe diye bi mefhumdan haberin bile yok, ne diye bana dünyanın tüm halklarını bilirim ayağı yapıyosuuun!) Türke benziyorum, fyi. hadi teytey"*

Başkaları zamanında kendi masumiyetlerinin içine etmiş, zil takıp oynatmış, dünyayı gezdirip patlayana kadar şişirtmiş diye ben de hayatımdaki en keyifli anların masumiyetini yitirmek zorunda kalmamalıydım.

Tek bir faydasını gördüm bu durumun, o da artık Cien Anos de Soledad'ın sonunda kendimi duvardan duvara vurup ağlamıyorum yüzeysel okuduğum ortaokul zamanlarımda olduğu gibi. İti an çomağı hazırla okuma sistemiyle okununca acı bir şekilde de olsa memnun oluyor insan o korkunç sondan.


* Bunu yazdıktan bi süre sonra sığındığım kitaptan: "'And what about your origins? Tell us about them, it must be fascinating!' Blundering fools never fail to ask the question! Their surface kindness hides the sticky clumsiness that so exasperates the foreigner. The foreigner, precisely--like a philosopher at work--does not give the same weight to origins as common sense does. He has fled from that origin--family, blood, soil--and, even though it keeps pestering, enriching, hindering, exciting him, or giving him pain, and often all of it at once, the foreigner is its courageous and melancholy betrayer. His origin certainly haunts him, for better and for worse, but it is indeed elsewhere that he has set his hopes, that his struggles take place, that his life holds together today. Elsewhere versus the origin, and even nowhere versus the roots . . ."

Daha iyi miyim? Evet.

Bu kitaba sarılır uyur muyum? Haftaya paperlar bitince umarım.

Hatta galiba seni seviyorum Julia!


3 comment allez-vous?:

gp maksimov said...

"forza immigrannt punk" diosun yani. btw Julia who?

gp maksimov said...

julia'yi kitap yazari zannettiim icin soruorum. bi dakka, kristeva mi yohsam?

said...

al bakalım, bu 10 puanı iyi harca!

 
Blogger design by suckmylolly.com