2009/12/11

"işte öyle bir şeeeeeyyy" (eröl evginden geldi) (hani rırrırı harhar ya bazen hani rororo bazen ya insan hani laylay ya birden işte öyle bir şeyyyyyy)

Benim annem her konudaki açık fikirliliğinin aksine aşkmış meşkmiş ve bunların fiziksel boyutlarıymış gibi konularda yeryüzünün en örümcek kafalı kadını olmaya aday bir insan. Mesela kendisine erkek arkadaşım olduğunu erkek arkadaşımın evlenme isteğini artık ciddi ciddi acaba diye düşünmeye başladığımda yani 25 yaşımda söyledim. Onu da tabi Türk filmlerindeki gibi "Anne biz Feritle sevişiyoruz" diye değil tabi. "Ya anne bi çocuk var işte şimdi böyle yani benden hoşlanıyo tabi ben yani tanımıyorum çok ama yani tabi bi düşünücem sen ne dersin bak annesi babası senin gibi öğretmen okulu mezunu meslektaşsınız ya işte bak ne güzel zaten burcunun lise arkadaşı (yalan), burcu tanıştırdı zaten (ne biçim yalan), hem masterı var (yalan, bitiremedi) ama çok iyi de işi var, baya iyi kazanıyo, geleceği parlak ama tabi her an doktora da yapabilir sen zaten onu tercih edersin di mi yani böyle işte. Ha bi de istanbulda yaşamıyo (yalan), hani çok görüşemiyoruz (yalan demeye gerek var mı?) ama işte artık internetten falan tanımaya çalışıcaz birbirimizi". Hayatımda hiç bu kadar laf dolaştırmamıştım (o zamanlar blog yazmıyodum hiihoohoo). Annem şu tabloda bile paranoyak oldu. Ancak erkek arkadaşımın ilerde param olmazsa diyerek ve beni hiç tanımadığını göstererek (ben? tektaş? you gotta be kiddin man!) aldığı pırlanta yüzüğü gösterince tüm Türk kızı anaları gibi "Hmmm, yüzüğü aldıysa evlenecek demek ki" çıkarımını yapıp acık rahatlamış, hatta teyzelere halalara anlatmaya başlamıştı. Neyseki babamın kulağına kadar uzamadı. Zira ayrıldım ben sevdicekle. Ay bu arada bak tüm bunların niye kafamı meşgul ettiğini fark ettim: Sabah 5.50de kabustan uyandım çok fena. Kabus da işte bu sevdicek, taaa birlikteykenki alt komşusuyla çıkmaya başlıyomuş, bana da arkadaşı söylüyo. Niye kabus anlayamadım. çünkü o kızın benim sevdiceğe yazdığını cümle alem biliyodu. Benim sevdicek de uzuuuuun ve kesin evlilikle bitecek gözüyle baktığı ilişkisinde göt olan her erkek gibi ya tek gecelik ilişkilere vurmalı ya da hemen evlenmeli. E daha nolsun, perfect match! Ama demek ki hala hazır değilim hayırlı habere. Nası kötü uyandım. İlk kez Amerika-Türkiye saat farkı işe yaradı da gtalka koşup işgününün sıkıntısından geberen arkadaşlarımdan birine anlatabildim. Hohoho güldü tabi. Ben de güldüm. Salak. Ayrılalı oha bi yıl olcak. (oha!) (ohaaaaaaaaaaa!). Ne diye üzülüyosam. Tamam hep sevicem, hep özlicem de, olmadı yani, uzatmanın mağnağsı yok. Neyse, işte oluyomuş böyle şeyler. Bu da böyle bi anda blogluktan çıkıp 18 yaşındaki bi hanımkızımızın günlük yazısı gibi oldu. Oysakş kahramanımız çok başka bişiyden bahsedecek ve muhallebi tarifi verecekti!

3 comment allez-vous?:

gp maksimov said...

ogretmen anne profili evrenselmis demek ki!

said...

benim gözlemlerime göre bu ilkokul öğretmeni anne profili. lise edebiyat öğretmeniymiş ortaokul müzik öğretmeniymiş, bunlar çok başka insanlar. Mesela sanmam ki lise tarih öğretmenlerinin kızları hayatlarına giren tüm kağıt parçalarını yazılacak her boşluk dolmadan hayatlarından çıkarsınlar. Hep annemin defterlerimde kalan iki satırlık boşlukları bırakıp arka sayfaya geçmeme izin vermeyip oralara resim çizdirmesinden, özlü söz yazdırmasından. Gerçi bu örnek iyi bi örnek de travmatik olanlar da vardır bir yerlerde.

gp maksimov said...

bu ornek ziyadesiyle travmatik diil mi zaten? ozlu soz yazdirma, birrr.
ilkokul ooretmeni daa baskadir herhalde, doorusun. ben nispeten sansliymisim ortaokul sosyalbilgiler ooretmenine denk gelerek.

 
Blogger design by suckmylolly.com