2009/12/27

laissez-faire (bırakınız yapsınlar--çiş)

Bu köpek işi ne zormuş arkadaş! İstediğin kadar geç yat, sabah sike sike erkenden kalkıp gezdirmen lazım hayvanı. Sonra öğlen. Sonra gece. Ay bi de anlayamadım da, ilgi ne zaman istiyo, ne zaman bırakmak lazım. Sanki hep ilgi istiyo gibi. azıcık bakmadığımda üzülüyo gibi hissediyorum. Kendimi köpeğe endeksledim resmen. Oysa kedi öyle mi, ne güzel kendince yaşıyo, kendi alışkanlıkları, kendi rutinleri var, kendi hayatı var hayvanın. İlgi istediğinde belli ediyo, istemediğinde de sıçıyo adamın ağzına. Anladım ki "ben hem kedi hem köpek insanıyıııııııııımmmmmmmmm" değilmiş. Kedi it is. Nokta.

Ya bi dakka, bu post çok fena dağıldı. Tam yazarken 5 dakika içinde evden çıkıp sinemaya gittim. Ne yazmakta olduğumu bile unuttum. O derece boşmuş yani yazacaklarım. Ama onu zaten bi geçmiştim ben di mi.

Galiba kedi köpek mevzusunda vardı bir iki lafım daha.. Ama artık yok. Demek ki buraya yazmadan önce bir iki saat beklesem hiç bişi yazmıcam aslında.

Eve dönerken sevimli bi olay oldu. arkadaşım metrodan indi, ben de iki istasyon sonra inicem. Arkadaşın bıraktığı şahane guido bıyığın arkasından salak salak gülümserken metronun dışında pek tatlı bi çocukla gözgöze geldim. Ama kapılar kapandı. Çocuk durdu ve gülümsedi, e ben de ulan kırk yılın başında bi insan gibi davran dedim kendime, o yüzden daha bile çok gülümsedim. Çocuk cama yaklaştı, böyle tatlı tatlı baktı ve metro hareket etti. Çocuk metroyla birlikte bir iki adım attı, sonra metro hızlandı. Vay anasını, oluyomuş demek ki hayatta böyle tatlı olaylar dedim. İçime de bi kurt düşmedi değil, acaba beklesem mi bi sonraki istasyonda inip diye. Sonra dedim ki ulan bi tane romantik komedi (aslında iki, bugün çaktırmadan bi de Dan in Real Life'ı izledim. ama sor bi neden? Juliet Binoche için tabiki!) izledin diye yaşamı da romantik komedi sanma. Yürü git evine, köpeğin sidik torbası patladı patlayacak! Gerçi gittim de noldu.. Zoey'nin sahibinin ev arkadaşı dönmüş tatilden, çocuğu bi güzel uyandırdım gecenin yarımında, "hanimiş benim şekerim hanimiş benim yımışaaaaaaaammmm" diye bağırarak. Tam filmlerdeki gibi gözlerini ovuşturarak çıktı odadan çocuk, bişiler bıkbıkladı; ben tabi utancımdan anlamadım, köpee çıkardım dışarı. Ama işememesinden anladım ki çocuk çıkardım ben zoey'i demiş. ahh ahh! Bu da böyle bi zincirleme taze-anı işte.

Ama en azından evde birinin olduğunu bilmek güzel. 11den sonra eve döndüğümde ve bizim evde yalnızsam illa bi korkuyorum. Bi de üstüne üstlük alttaki iki komşu da yoktu 3 gündür. Zaten bomboş lan her yer, bütün mahalle mi tatile gitti noel için?

haha, yarın onlar dönerken ben gidiyo olucam ama. Hola Nuevo York, hasta luego Boston!


lan çok şugar da bi çocuktu haaa, craigslistteki missed connections'a ("eheh meraba 89 numerolu otobüsteki turuncu bereli kız, bana ne güzel baktın. eğer bunu okuyosan yazan tosun sana kosun" tarzı mesajların yazıldığı site) bakiim bari.

2 comment allez-vous?:

gp maksimov said...

kediye donmek nedir?! cohayip!

said...

kedi göbeee istiyorum.

 
Blogger design by suckmylolly.com